Neredeyse bütün dünyada kötü bir hasat geçiren 1987 yılında İzmir'de doğdum. Anne tarafı otçul, baba tarafı etçil bir sülalede büyüdüm. İlkokulda kiremit tozundan şeftali suyu yaptım, ortaokulda gezilere kendi pişirdiğim keki götürdüm, lisede edebiyatta yemek kitabi okudum, matematikte porsiyon hesapladım.
Lise bitince ailemin tüm itirazlarına rağmen, kendimi yaşamak için yemeye değil yemek için yaşamaya inanan delilerin bulunduğu bir manastıra kapattım. Manastıra adım attığımda soğuk, karlı bir ocak günüydü ve ben o günden sonra hayatımın her dakikasını lezzet düşünerek geçireceğimi daha bilmiyordum...
Manastırda delilere sadece pişirmeyi değil; öğrenmeyi, öğretmeyi, paylaşmayı ve yemeyi öğretirler. Yoğunluğuna bakmaksızın damakta tat bırakarak mideye inen her lezzet yenilen bütünün bir parçasıdır. Bu sebepten ki Somelyer okur, bilir ve içer; ama öncelikle yer.
Bugün, o günün 10. yıldönümü. İstedim ki bu günden sonra beraber okuyalım, bilelim, içelim ve yiyelim...
Yaşasın şikemperverler, yaşasın şikemperverlik!
Comments